Azerbaycan'dan Rusya'ya giderken düşen uçakta 25 kişi kurtarıldı Azerbaycan'dan Rusya'ya giderken düşen uçakta 25 kişi kurtarıldı

Özellikle savaş sırasında yerlerinden edilen insanların sorunları, geçen bunca zamana rağmen çözüm bekliyor. Bu sorunlardan birisi de 68 yaşındaki Fata Orloviç'in evinin bahçesine kaçak inşa edilen bir Sırp Ortodoks kilisesiydi.

Srebrenitsa yakınlarındaki Konjevic Polje köyünde Bosna'daki savaş başlamadan eşi ve 7 çocuğuyla birlikte yaşayan Fata nine, savaş sırasında Sırplar tarafından Tuzla'daki toplama kampına götürüldü. Savaşta eşi Sacir Orloviç ile 22 yakınını kaybeden Orloviç, bir süre kampta, ardından farklı bölgelerde mülteci olarak yaşadı. ABD'ye giden 4'ü erkek, 3'ü kız 7 çocuğunun tüm ısrarlarına rağmen doğduğu toprakları terk etmek istemeyen Fata Orloviç, 1995 yılında savaşı bitiren Dayton Anlaşması'nın imzalanmasının ardından ''mültecilerin evlerine dönebileceği'' maddesini dikkate alarak, 1999 yılında köyüne döndü.

Köye döndüğünde evinin bahçesinde, bölgeye yerleşen Sırplar tarafından kilise yaptırıldığını gören Fata Orloviç, arazisine izinsiz yaptırılan kilisenin kaldırılması için hukuk mücadelesi başlattı.

Orloviç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kilisenin kaldırılması için başlattığı mücadelenin ''hukuksuzluğa karşı'' olduğunu vurguladı.

Kilisenin kaldırılması için Sırp yetkililere müracaat ettiğini, ancak bunun karşılığında dayak yediğini anlatan Fata nine, ''Bu dayağın ardından delil olması için hastaneden sağlık raporu aldım ve yargı yoluna başvurdum'' dedi.

Yerel mahkemede görülen ilk davadan sonuç alamadığını ifade eden Orloviç, bunun üzerine bir üst mahkemeye başvurduğunu, talebinin reddedildiğini, bir de ''devletin çok etnikli yapısına karşı çıktığı'' gerekçesiyle suçlu bulunup para cezasına çarptırıldığını söyledi.

Fata Orloviç, ''Ailemi parçalayan, çocuklarımı yanımdan ayıran savaşın bir başka sonucunun evimin bahçesine yasa dışı yapılan kilise olmamalıydı. Bu nedenle yılmadan mücadelemi sürdürdüm'' dedi.

Evinin bahçesindeki kiliseye 2004 yılında ayin için gelen Rahip Milo Vanoviç ve beraberindekileri tek başına kovmaya kalkıştığı için gruptan dayak yediğini ve günlerce hastanede yattığını anlatan Fata Orloviç, bu olaydan dolayı da hakkında ayrı bir dava açıldığını belirtti.

DAVAYI AİHM'YE TAŞIYACAKTI

Fata Orloviç, ülkesindeki iç hukuk yollarının tükendiğini düşünerek, avukatları aracılığıyla davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götüreceği sırada, yerel mahkemenin daha önceki şikayet dilekçesini ''beklemediği bir anda'' kabul ederek, davayı açtığını söyledi.

Kiliseyi yaptıran Sırp yetkililerin bu sırada kendisine şikayetinden vazgeçmesi için 1 milyon 200 bin avro para teklif ettiklerini kaydeden Orloviç, sözlerine şöyle devam etti:

''Ben bu parayı kabul etmedim. Çünkü benim meselem para değildi. Haksız bir şekilde bahçemin gasbedilip kilise yapılmasıydı. Çünkü para her şey değildir. Paradan daha kıymetli olan değerler vardır. Toprağımı, beni eşimden, çocuklarımdan ayıranlara neden vereyim. Savaş ülkemden binlerce değeri toprağın altına gömdü. Ben o parayı almış olsaydım, toprağın altındakilere karşı sorumsuzluk yapmış olurdum.''

Fata Orloviç, davasının Srebrenitsa'daki mahkemede görüldüğünü ve yaklaşık 3 yıl önce mahkemenin, ''kilisenin yıkılmasına'' yönelik karar verdiğini belirterek, ancak kilisenin avukatlarının davayı temyize götürmesi nedeniyle sürecin uzadığını kaydetti.

Kısa süre önce davalı avukatlarının temyiz başvurusunun mahkemece reddedildiğini ifade eden Fata nine, ''11 yıl süren hukuk mücadelemin ardından bahçeme kaçak olarak inşa edilen kilisenin yıkılması onaylandı. Bana gelen yazıya göre kilise 25 Mayıs 2010'da yıkılacak. Kilisenin yıkılmasının ardından bahçemi daha iyi kullanacağım. Ben kiliseye karşı değilim, ancak arazim gasbedildiği için mücadele başlattım. Eğer kilise yapmak istiyorlarsa kendilerine ait istedikleri araziye yaptırsınlar, o zaman kimsenin onlara diyeceği bir söz olmaz'' dedi.

Fata Orloviç, kilise yıkıldıktan sonra ilk işinin yıllardır dava nedeniyle ertelediği hac vazifesini yapmak olduğunu kaydetti.