İzmir Urla Torasan’da şüpheli arazi işlemleri ve planlama süreci: Devletin zararı ve kayıt dışı servetin aklanması mı?

Arazi Alımı ile başlayan karmaşık ve Gizli İşlemler

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’ın, İzmir Urla Torasan bölgesinde 3084 ada 1 parselde yer alan 11.212,73 m²’lik tarım arazisini (nitelik: zeytinli tarla) 2023 yılında AVOD Gıda’dan satın alması, kamuoyunda dikkat çeken tartışmaları başlattı. Tapuda satış bedeli 10 milyon TL olarak gösterilen bu arazi için, gayri resmi kanallarla 48 milyon TL ödeme yapıldığı iddiaları, devletin zarara uğratıldığı ve kayıt dışı servetlerin aklanmasına aracılık edildiği şüphesini artırmaktadır.

Bu satın alımın ardından, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bu araziye yönelik özel bir imar düzenlemesi yapılması için planlama sürecini başlattı. Planlama süreci, AK Partili Şehir Plancısı Selma Kısa tarafından yürütülmüş ve tarım vasfında bulunan bu arazi, yapılan plan değişiklikleriyle 3084 ada 3 parsele ayrılarak 6.001,49 m²’lik arsa niteliğine dönüştürülmüştür.

Bu süreç, imar planı dışında kalan diğer kamu görevlilerinin de dikkatini çekmiştir. Özellikle idari hakimler, kendi tarım arazilerinin bu düzenlemede yer almadığını fark etmiş ve durumun haksızlık olduğunu belirterek planın revize edilmesi talebiyle yetkililere baskı yapmıştır. Revize edilen imar planı, Tarım İl Müdürlüğü’ne sunulmuş ve vali yardımcısının onayıyla Toprak Koruma Kurulu tarafından kabul edilmiştir.

Şüphelerin Temeli: Arazi Değer Artışı ve Nakit Transferi
2023 yılında 48 milyon TL’ye alındığı iddia edilen bu arazi, tapuda yalnızca 10 milyon TL olarak gösterilmiştir. Bu, devletin vergi gelirleri açısından ciddi bir kayba uğradığını ve aradaki 38 milyon TL’lik farkın kaynağının açıklanması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Bugün piyasa değerinin 150 milyon TL’ye ulaştığı düşünüldüğünde, arazi üzerindeki işlemlerin spekülatif olduğu ve devletin zararına sonuçlandığı açıktır.
Rektörün ve AVOD’un Rolü:
Bu araziyi, gelecekte arsaya dönüşeceğini bilen ve bu yönde manipülasyon yapan AVOD Yönetim Kurulu Başkanı Nazım Torbaoğlu’ndan almış olması, planlı bir süreç ve nüfuz kullanımı şüphesini artırmaktadır.
Rektörün nüfuzunu kullanarak imar değişikliğine müdahale ettiği ve süreci hızlandırdığı iddiaları, planlama sürecine dair şeffaflık eksikliğini gözler önüne sermektedir.
Nakit Transferi ve Kayıt Dışı Ekonominin İddiaları:
Satın alım sırasında, 48 milyon TL’lik nakit transferinin rektörün genel sekreteri tarafından gerçekleştirildiği belirtilmektedir. Bu işlem, kaynağı belirsiz paraların aklanması ve yasal olmayan kazançların sisteme dahil edilmesi iddialarını güçlendirmektedir.

Devletin Vergi Gelir Kaybı:
38 milyon TL’lik kayıt dışı ödemeden doğan vergi kaybı, devletin kasasına ciddi bir zarar vermektedir. Bu durum, Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından detaylı bir şekilde incelenmelidir.
Planlama Sürecinde Kamu Görevlilerinin İtirazları:
İmar planına dahil edilmeyen kamu görevlilerinin itirazlarının ardından planın revize edilmesi, sürecin adil ve eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde yürütüldüğünü göstermektedir.
Bir kamu görevlisinin, devlet memuru olarak bu tür büyük çaplı alımlara girmesi ve ardından imar değişikliği sürecine etki etmesi, nüfuz ticareti şüphesini doğurmaktadır.

Hızla Artan Arazi Değeri:
Arazi, imar değişikliği ile 6.001,49 m² büyüklüğünde bir arsa haline getirilmiş ve piyasa değeri 150 milyon TL’ye ulaşmıştır. Bu durum, planlama sürecinin rant elde etmek için kullanıldığını göstermektedir.

Cevap bekleyen sorular?
    •    Rektör, böylesine büyük bir arazi alımına nasıl bütçe sağlamıştır? Bu miktarın kaynağı nedir?
    •    Tapuda 10 milyon TL olarak gösterilen işlemde, kayıt dışı 38 milyon TL’nin kaynağı ve bu paranın taşınma şekli araştırılmış mıdır?
    •    AVOD Gıda’nın, bu tür işlemleri daha önce de yaptığı ve manipülatif faaliyetlerle gündeme geldiği bilinirken, bu tür alımları gerçekleştiren diğer kamu görevlileri kimlerdir?
    •    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın imar düzenlemesine dair süreçte, diğer arazi sahiplerine haksızlık yapıldığı iddiaları nasıl cevaplanacaktır?

Uzman Hukukçular tarafından bu olayın hukuka aykırı boyutları değerlendirildi

Görüşüne başvurduğumuz hukukçular; bu işlemlerin, Türk Hukuku çerçevesinde incelenmesi gereken başlıca noktalarına dikkat çektiler;

    •    Tapuda Gösterilen Değer ile Gerçek Satış Değeri Arasındaki Uyumsuzluk?

Türk Medeni Kanunu ve ilgili vergi mevzuatı çerçevesinde, taşınmaz alım-satım işlemlerinde tapuda beyan edilen satış bedeli, gerçek değeri yansıtmalıdır. Ancak bu işlemde:
    •    Tapu bedeli: 10 milyon TL.
    •    Gayriresmi satış bedeli iddiası: 48 milyon TL.

Bu durum, Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 213. maddesi uyarınca eksik beyan anlamına gelir ve alıcı ile satıcı hakkında idari ve adli soruşturma açılmasını gerektirir. Gayriresmi 38 milyon TL’lik ödeme, kara para aklama (TCK 282. madde) ve vergi kaçakçılığı (VUK 359. madde) suçlarının unsurlarını barındırmaktadır.
    •    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onayı olmaksızın, bu nitelikteki bir arazide imar planı değişikliği yapılması yasalara aykırıdır.

Bu süreçte Bakanlık veya Toprak Koruma Kurulu tarafından verilen bir kamu yararı kararı var mıdır? Kamu yararı kararının hangi gerekçelere dayandığı açıklanmamıştır.

    •    Mülkiyetin Kazanılması ve Türk Ceza Kanunu (TCK) Çerçevesinde Nüfuz Ticareti? 

Rektör Necdet Budak tarafından satın alınan araziye yönelik imar düzenlemesi sürecinde, rektörün nüfuzunu kullandığı iddiası ciddi hukuki sonuçlar doğurabilir:
    •    TCK 255. madde (Nüfuz Ticareti): Bir kamu görevlisinin, yetkisini kullanarak üçüncü bir kişi lehine çıkar sağlaması suçtur.
    •    İmar düzenlemesi ve plan değişikliği süreçlerinde, Rektör Budak’ın nüfuz kullanıp kullanmadığı incelenmelidir. Aksi halde, bu tür düzenlemelerin objektifliği sorgulanabilir.

    •    Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun İhlali?

5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, tarım arazilerinin korunmasını esas alır. Bu kanun çerçevesinde:
    •    Tarım arazilerinin vasıf değişikliği için, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uygun görüşü ve Toprak Koruma Kurulu’nun onayı gerekmektedir.
    •    Plan değişikliği sürecinde idari hakimler tarafından yapılan itirazlar, imar planının taraflı şekilde düzenlendiğini ve bu durumun objektiflikten uzak olduğunu göstermektedir.

Tarım İl Müdürlüğü’nün, bu sürecin objektifliğiyle ilgili kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmaması, ciddi bir şeffaflık sorunu oluşturmaktadır.

    •    Kamu Zararı ve Hazine Kayıpları?

Tapu işlemleri sırasında gayri resmi ödemelerle ilgili şüpheler, kamu zararı ve vergi kaybını ortaya koymaktadır:
    •    Vergi kaybı: Resmi değer ile gerçek değer arasındaki fark, devletin hem tapu harcı hem de gelir vergisi açısından ciddi kayıplar yaşamasına neden olmuştur.
    •    Hazine zararı: Kamu kaynaklarının etkin ve adil kullanılmaması, ilgili devlet memurları için TCK 257. madde (Görevi Kötüye Kullanma) kapsamında yasal sorumluluk doğurabilir.

    •    Planlama Sürecinde Ayrımcılık ve Eşitsizlik?

İdari hakimlerin kendi arazilerinin plana dahil edilmediği gerekçesiyle yaptığı itiraz sonrası planın revize edilmesi, aşağıdaki yasal düzenlemelere aykırıdır:
    •    Anayasa’nın 10. maddesi (Kanun Önünde Eşitlik İlkesi): Kamu düzenlemelerinde her birey eşit şekilde muamele görmelidir.
    •    3194 Sayılı İmar Kanunu: Planlama süreçlerinin, kamu yararı ve eşitlik ilkesine uygun olması gerekir. İtirazlar sonrası planın yalnızca itiraz sahiplerinin lehine düzenlenmesi, eşitlik ilkesinin açık ihlalidir.

    •    Arsa Dönüşümü ve Manipülasyon Şüpheleri?

11.212 m²’lik zeytinli tarla niteliğindeki tarım arazisinin, imar düzenlemesiyle 6.001 m² arsa haline dönüştürülmesi, rant amaçlı düzenlemeler şüphesini güçlendirmektedir. Bu süreçte:
    •    TCK 220. madde (Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma): İmar düzenlemelerinin, kamu yararı gözetmeksizin bireysel zenginleşme amacıyla gerçekleştirilmesi, suç örgütü kurma veya yönetme suçunu gündeme getirebilir.
    •    SPK’nın İlgili Düzenlemeleri: Bu süreçte AVOD ve Nazım Torbaoğlu’nun borsa manipülasyonu yoluyla elde ettiği kazançların araştırılması, Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) inceleme alanına girmektedir.

    •    Kayıt Dışı Para ve TCK 282. Madde (Kara Para Aklama)?

Satış bedelinin resmi kayıt dışı ödenmiş olması ve imar değişikliğiyle değer artışı elde edilmesi, kara para aklama suçuna işaret edebilir:
    •    TCK 282. madde: Suçtan elde edilen gelirin yasal bir işlemle meşrulaştırılması, kara para aklama suçunu oluşturur. Bu süreçte tapuda beyan edilen değerle gerçek ödeme arasındaki farkın kaynakları incelenmelidir.

    1.    MASAK, SPK ve Maliye Bakanlığı tarafından bu işlemler detaylı şekilde incelenmeli, kara para aklama, vergi kaçırma ve nüfuz ticareti iddiaları araştırılmalıdır.
    2.    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın imar değişikliği sürecindeki şeffaflık eksiklikleri giderilmelidir.
    3.    Tarım ve Orman Bakanlığı, Toprak Koruma Kurulu kararlarının kamu yararına uygunluğunu gözden geçirmelidir.
    4.    Rektör Necdet Budak’ın, kamu görevlisi sıfatıyla bu tür bir ticari faaliyette bulunmasının uygunluğu ve etikliği tartışılmalı, bu süreçte nüfuzunu kullanıp kullanmadığı araştırılmalıdır.
    5.    Vergi kaybı ve kamu zararına neden olan kişiler hakkında idari ve adli soruşturmalar başlatılmalıdır.

Bu ve benzeri olaylar, Türkiye’de şeffaf olmayan işlemlerin sadece bireysel değil, sistematik bir sorun olduğunu göstermektedir. Kamu kaynaklarının verimli kullanımı ve yolsuzlukla mücadele adına bu işlemler, devletin ilgili tüm denetim mekanizmaları tarafından detaylıca incelenmeli ve kamuoyuna şeffaf bir şekilde raporlanmalıdır.

Olayın peşini bırakmayacağız ve savcıları göreve davet ediyoruz