Ülkelerdeki yasaklara şaşırırken en büyük şaşkınlığı bize Kuzey Kore Lideri Kim Jong yaşattı. ‘’Kuzey Kore'de Kim Jong Un yönetimi, sosisli sandviçi yasakladı.’’ Ülkede sosisli sandviç satarken ya da pişirirken yakalananlar, çalışma kamplarına gönderilmekle yüz yüze kaldı. Çünkü sosisli, "vatana ihanet" kapsamında değerlendirilecek. Boşanan kadınlar hapse giriyor, sosisli yiyenler toplama kampına gönderiliyor. ABD’ de yeni çılgın yasaklar gündemde ve işin korkunç tarafı görüş bildirme hakkınız da yok.
İnsanlığın bu denli delirdiği bu çağda yaşamak şüphesiz hepimizi korkutuyor. Rüya bu yasakların saçmalığına şaşırırken, ilgisini dağıtmanın yollarını arıyoruz. ‘’Bu kadar güçlü olsam, neleri yasaklardım?’’ diye Rüya ile bir liste oluşturduk. Öyle bir çağda çocuğumuzu yetiştiriyoruz ki, neyi nasıl anlatacağımızı bilemediğimizden mizaha sığınıyoruz.
Okul kayıt dönemleri çok sancılı oluyor. Öyle ki birbirine yakın tüm okulların aynı muhitte oturan velileri acımasız bir kıyaslamaya giriyor. Evimin yanındaki fırın bu anlamda Buca’nın özel okullar network ağını tek başına elinde tutuyor diyebilirim. Çay, kahve içmeye de gittiğim fırın benim için hep yan masaların konuşmalarını dinlerken kendimi bulduğum bir haber merkezi. Yaşar Eyice, insanlar ne konuşuyor diye halk otobüsüne binerdi, fırınlarda masa dinlerken hep de Yaşar Ağabeyimizi anıyorum. ‘’Biz şu kadara kayıt olduk, ama şu okul fiyat açıklamadı; ama öğretiyorlar ya değer, bizim okulda çocuklar daha dört işlemi yapamıyor, İngilizce kendilerini anlatamıyorlar’’, ‘’Aaa ama bak Ümit Başaran’da (Devlet Okulu) üçleri okutan bir öğretmen varmış sınıfından üç çocuk Bilsem kazanmış.’’ ‘’30 Ağustos’ta Turan Öğretmen çok iyi, benim kızım onda, sınıfta down sendromlu arkadaşları var, sınıfta zorbalık yok, sınıf 38 kişilik, kızım matematik öğrendi valla Turan Öğretmen ile.’’ Benim kulaklar burada duyduklarına inanamadı ve ilk fırsatta bu öğretmen ile tamamen gazeteci refleksi merakımla tanışmaya gideceğim. Bütün sınıf down sendromlu arkadaşlarına sahip çıkıyormuş, onu koruyup kolluyormuş, öğretmen budur işte dedim. Sınıfta bir birlik ruhu oluşturabilmek çok eski zamanlarda kalmış bir ütopya artık. Devlet okullarında velileri idare edecek müdür yardımcıları, çocukların sıkıntılarını dinleyecek rehberlik öğretmenleri yok, öğretmen 40 çocuğu aslanlar gibi tek başına yönetiyor. İtiraf etmeliyim ki, bu bana sosisli yiyenin vatan haini ilan edilmesinden daha çarpıcı geldi. Turan Öğretmen, toplantıda, çocukları kaynaştırmak için uyguladığı yöntemleri anlattığında, zaten tüm anaların yüreğine su serpmiş. Başkanlık seçimi yaptırıp, çocuklara oy kullandırtıp, çocukların neden tercih edilmediğine hangi öğretmen bakar? Ve bu çocuğun tercih edilmesini sağlayacak yönünü güçlendirmek için çocuk üzerinde çalışır? Helal olsun size Turan Öğretmenim.
Bu dinlediğim yan masalarda sevgili komşum Semengül de oluyor. Kızı Ümit Başaran’da (Devlet okulu) birinci sınıf öğrencisi. Öğretmenleri Hatice Hanım, öğretmenler gününde hediye kabul etmemiş. ‘’Çocuklar bana kart yapabilirler, hediye kabul etmeyeceğim’’ diye velililere tembihlemiş. Bu öğretmenler, günümüzde en çılgın yasaklardan bile daha şaşırtıcı değil mi gerçekten? Dileğim, bu öğretmenlerin ne yaptıklarının daha çok duyulması ve örnek alınması. İyi ki varsınız idealist eğitimcilerimiz.