Türkiye ve İzmir gündemini sevgili izmirin yerel basın mensupları sayesinde whatsaptan gelen haberlerle takip ettik. Kime yandaş olursa olsun, yandaş basın mensupları ile yada kanallarla pek işimiz olmadığı için onları takip etmiyoruz. Zaten engelliler. İzmir yerel siyasetinde yıllarca bulunduktan sonra siyaseti mi bilimi mi teknolojiyi mi yazayım derken siyaset hayatımızın bir parçası olmaktan vaz geçmediğinden siyaset yazma devam edeceğiz. Ama gelişmiş ülkelerden alıntılar yaparak.
Gelişmiş ülkelerde siyaset toplumu ve kamu oyunu yüzde 10 dan fazla işgal edemez etkileyemez . Çünkü sistemleri vardır ve sistem kurucuları siyasetin halkın genel yaşamını direk etkileyecek manevralara meydan vermeden kamusal düzen ve intizam ile adalet ve hukuk u sağlam temellere oturtmuşlardır. Trafik te bir vatandaş ayağını caddeye attığında araçlar kazık fren yaparak yaya ya yol vermek zorundadırlar. Sebebi ise insana duyulan önem ve saygıdır. Çünkü gelişmiş toplumlarda insan en değerli varlıktır. Ve bu insani bir ahlak dır.
Yıllarca Avrupa bizi ne den AB ye almıyor diyerek Avrupa ya sitem eder dururuz. Ancak çok net ve çok acı olan bir gerçek var ki, Ülke olarak Avrupa nın zihniyet olarak öyle 5-10 yıl değil tam bir asır gerisinden gidiyoruz. Hangi konuda mı insana verilen değer konusunda hukuk konusunda adalet konusunda özgürlükler ve yaşam biçimi konusunda ! Gelişmişlik düzeyimizin ekonomi ile anlatıldığı bu süreçlerde körfezi izmirde kim kirletti kim temizleyecek tartışması yapan merkezi iktidar ile yerel yönetim savaşı benlik yapıları ve kötüleme karalama çalışmalarına tanık oldukça insanın midesi bulanıyor.
Hiçbir gelişmiş ülkede sen yaptın ben yaptım egosu yoktur. Siyaset halkın toplumun,ülkenin ve kamunun yararı için yapılır. Bizde ise siyaset zenginleşme aracı olarak yapılır ki zaten, Ahlaklı ve ahlaksız siyaset de buradan ayrışır. Gelişmişlik ve geri kalmışlık oranlarına bakarsanız her ülkede siyasetçilerin ahlak yapılarını o oranda değerlendirmiş olursunuz.
Eğer bir ülke gelişmiş ise insan hakları en üst düzeyde ise o ülkenin vatandaşlarının yaşam standartları sürekli gelişiyorsa o ülkede ahlaklı siyaset yapılıyordur. Tersinde ise ahlaksız siyaset ön plana çıkmış demektir. Kızmaca yok ülkemizde siyasetin hayatımızın tam ortasına kazık gibi dikilmesinin sebebi de bizleriz aslında. Çünkü siyasette şakşakçılık yapıyoruz. Yanlışa yanlış doğruya doğru demiyoruz…
Dini siyasete alet edenlerle, etnik kimlikleri siyasete alet edenlerle ve Mustafa Kemal başkomutan ımızı siyasete alet edenlerle sağla solla orta ile yanla vs vs ilgili neredeyse ona bölünmüş ülkemize hizmetin gelmemesi için elimizden geleni yapmışız. Ve bu görüşlerden hangisi işimize geliyorsa ona göre de davranmışız. Beni sokmayan bin yıl yaşasın ile benim dümenim iyi olsun gerisi tukaka zihniyetimiz bizi Avrupa nın bir asır gerisine düşürmüştür.
Oysaki gelişmiş ülkelerde zenginleşmenin en önemli ayağının siyasi ahlak olduğunu görüyoruz. Değiştirilemez ve çiğnenemez kurallar kanunları oldukları için hiçbir siyasetçi babasının çiftliği gibi ülkeleri yönetemez. Yönetmeye kalkarsa derhal görevden azledilir. Sen git kardeşim babanın çiftliğini yönet derler. Ne tarikatı var ne cemaati ne kimliği ne dili ne dini ! Çünkü devletlerin dini olmaz… Sevgilerimle