Baro Genel kurullarında yaşananların hukuk ile hiç ilgisi yoktu.
Bunlardan İstanbul,Ankara, İzmir baro seçimleri sadece göz önünde olanlardı.
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği cesaretle her genel kurulda organize olunduğu belli olan terör sloganları mı dersiniz,İstiklal marşının okunmaması dersiniz, ne ararsanız vardı o çok sadece ağızlarda olan HUKUK,DEMOKRASİ ve İNSAN HAKLARI DIŞINDA!
Ne olursa olsun, ne yapılırsa yapılsın teröre özgürlük tanınamaz.
Her zaman söylediğim gibi teröre özgürlük tanırsanız, özgürlüğü terörize edersiniz!
Hele hele terörist eylemleri, terör propagandasını bu kutsal meslek ile maskelemeye çalışmak ihanetin en büyüğü!
Buna göre önce bir tespit yapmamız gerekiyor hastalığı teşhis edebilmek için.
İstanbul Barosuna kayıtlı avukat sayısı 64.200,
Seçilen başkanın aldığı oy ise 7.219
Yani yaklaşık %11 oy ile baro başkanı olunmuş.
Ankara barosu da farklı değil,
Ankara barosuna kayıtlı avukat sayısı 24.000,
Seçime katılım 14.000 avukat,
Seçilen baro başkanın aldığı oy ise 4.000
İzmir barosuna kayıtlı avukat sayısı ise yaklaşık 14.000
Seçime katılım ise yarı yarıya yani 7.000 avukat.
Seçilen baro başkanın aldığı oy ise 2.600 yani toplam avukatların %18’ni temsil ediyor.
Bu kişiler teknik olarak seçim kazanmış olabilir ama avukatların genel iradesini temsil etmedikleri de bir gerçek. Yani temsil yetenekleri bence yok.
Hele hele bu kişilerin, milletin %50’nin üstü ile seçtikleri Cumhurbaşkanına demokrasi ile ilgili söyleyecek sözleriolamaz.
Her ne kadar avukatların,algılarla baroları yönetmek isteyenlere, baroları teröristlere, terör propagandasına alet ve tahsis eden barolara ait gruplara bir mesaj vermek istediği ortada ise de maalesef yine seçimleri yine organize olmuş bu azınlıklar kazandı.
Temsil yeterliliği olmayan ve Türkiye gerçeklerinden uzak bu gruplar, esasen sorunun kendisidir.
Hukuka olan inancın sarsılmasında önemli etkenlerdendir.
Önce kendi değerleri dışında olan her görüş ve düşünceyi linç eden bu zihniyet ile önce mücadele edilmelidir.