Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Özellikle dijital medyanın sağlıklı kullanımı, siber güvenlik gibi konularda çocuklarımızın, daha doğrusu toplumun korunmaya muhtaç bütün kesimlerinin korunabileceği bir yasal metni, ilgili kamu otoriterleriyle birlikte paylaşmak üzere hazırlık içerisindeyiz" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) Netflix, Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) Türkiye Milli Komitesi ve Habitat Derneği ortaklığıyla düzenlenen, 'Geleceğin Ekranı Zirvesi'ne katıldı.
Dijital medyada süreçlerin sağlıklı yürüyebilmesi açısından, bazı konuların yasal düzenlemelerle güvence altına alınması gerektiğine işaret eden Tekin, "Bu anlamda özellikle dijital medyanın sağlıklı kullanımı, siber güvenlik gibi konularda çocuklarımızın, daha doğrusu toplumun korunmaya muhtaç bütün kesimlerinin bu anlamda korunabileceği bir yasal metni de ilgili kamu otoriterleriyle birlikte paylaşmak üzere hazırlık içerisindeyiz. Dolayısıyla tüm bunların başarılı olabilmesi, Netflix tarzı platformların toplumlar tarafından benimsenebilmesi, kuşkusuz o toplumların kültür unsurlarına saygı göstermesiyle mümkün olacaktır. Biz de bu anlamda kültürel değerlerimize saygı gösterilmesini de önceliklerimiz arasına aldık. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu konuda bizimle işbirliği yapmak isteyen herkes ile iş birliği yapmaya açığız" dedi.
“Okullar öğretmenler yüzde 50 eğitim öğretimde yüzde 50 başarı sağlayabilir”
Bakan Tekin, Milli Eğitim Bakanlığında medya okuryazarlığı sürecinin eski Bakan Nabi Avcı döneminde 2013 yılında başlatıldığını belirterek, "'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' adıyla Türkiye'de 12 yıllık zorunlu eğitim kapsamında ve okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanacak müfredatı yeniledik. Bu yenileme çalışmalarımız içerisindeki okuryazarlık türlerinden bir tanesi dijital okuryazarlık. Bir ders olarak değil; ama bütün programların içerisine yedirdiğimiz başlıklardan bir tanesi. Çünkü biz dijital alanda çocuklarımızın yetkinliklerinin de artırılmasını, sadece bir ders bazında değil; bütün hayat becerileri anlamında kazanmasını istiyoruz. 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin önemli farklılıklarından birisi bu. Sıkça atıfta bulunduğumuz OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü) benzeri ya da Birleşmiş Milletler bünyesindeki değişik eğitim ve kültürle ilgilenen, raporlar yazan yapıların altını çizdiği önemli hususlardan bir tanesi şu; klasik anlamda okullar ve öğretmenler eğitim öğretim süreçleri üzerinde maksimum yüzde 50 civarında eğitim öğretim süreçlerinin başarılı olmasını sağlayabilir. Kalan kısımda ana unsur ebeveynler. Ebeveynlerin, ailelerin eğitim öğretim süreçlerine daha proaktif bir biçimde dâhil oldukları bir süreci başlatmak istedik" ifadelerini kullandı.