Ege- Koop Danışma Kurulu’nun mart ayı toplantısında “Kentsel Dönüşüm” konusu görüşüldü.
Toplantının açılış konuşmasını yapan EGE - KOOP Başkanı Hüseyin Aslan, “Kentsel Dönüşümdeki sıkıntıların ana sebeplerinin altını çizerek, “Bugün TÜİK’e göre İzmir’de 313 bin binanın yenilemesi gerekiyor. İzmir’de 21 fay var, uzmanlar her an deprem bekliyor. İzmir’ de 1.5 milyon bina var. Bunların yaklaşık 500 bini 99 öncesi problemli, binalar. Yüzde 20’ si de zayıf ve sıvılaştırma tehlikesi olan zeminlerde, yüzde 45’ i riskli binalar. İzmir’ in acilen deprem master planı hazırlanmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalı. Bu nedenlerle Kentsel Dönüşüm şart” dedi.
Toplantıda, üyelerin “Kentsel Dönüşüm” konusunda sorularını cevaplayan İzmir’in önceki dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, “İzmir’de kentsel dönüşümün dünden bugüne geçirdiği” evreyi anlattı.
Toplantının başında bir konuşma yapan Ege-Koop Danışma Kurulu Başkanı Öcal Uluç, dönüşümün önemine dikkat çekerek “Bu konuda birçok vatandaşın sıkıntı çektiğini biliyoruz. Günümüz asgari ücretinde bir kişinin evini yıktırıp yenisi yapması çok zor. Birçok başkan Ankara’daki nihai kararları verenlerin kendilerinin durumuna da çare bulması için çaba harcıyor, ancak sonuç alamıyor. Yani, kanun var, uygulanmıyor” dedi.
İlk yerleşim Gültepe'ye
Ege-Koop Danışma Kurulu Üyesi de olan Aziz Kocaoğlu, dönüşümün dünden bugününü ele aldı. 1950 yılından itibaren İzmir’in Türkiye’nin her yerinden göç aldığını belirten Kocaoğlu, “Geçmişte İzmir’e ilk gelenler Gültepe’ye yerleşti. Gelen vatandaş kıt imkanlarıyla kendine konut yapmaya başladı. Biz ülke olarak Avrupa’nın 200 yılı aşkın sürede sağladığı dönüşümü, 50 yılda gerçekleştirdik. Avrupa’daki gibi kent dışında yerleşim alanı oluşmadı. 50’lili yıllardaki binalar derme-çatma olduğundan şu an yıpranmış durumda. 2000 yılı itibariyle büyük kentlere dönüşüm kavramı girmeye başladı” dedi.
TOKİ ile 89 milyona anlaşıldı
Başkan olduğu dönemde dönüşüme ağırlık verdiklerini kaydeden Kocaoğlu, “İlk hedef Kadifekale idi. Bu bölgeyi tercih etmemizin nedeni, heyelan bölgesi olması. Burada yaşayanların can ve mal güvenliğinin bulunmamasıydı” diyerek, şu açıklamayı yaptı:
“Kadifekale’de 2200 bina yıktık. Bölgede yerinde dönüşümü mümkün değildi. Buca’da İzmir Büyükşehir’in arsasına 574 konut inşa ettik. Dönüşümü TOKİ ile yapacaktık. Görüşmelerimizde heyelan bölgesini boşaltmamız için bize 1000 konut vereceklerdi. Uzundere’de Olimpiyat Evleri’nden 1000 tanesini de TOKİ verecekti. Hepsini parayla aldım rezerv konutum olsun elimde diye. Bir toplantı da TOKİ Başkanı bana, ‘Ben 1000 daireyi veremem’ dedi. ‘Niye veremiyorsun’ diye sordum, ‘TOKİ’de buranın değerinin olmadığını’ söyledi. O halde bize satmasını istedim ve 89 milyona anlaştık. Aldım konutları çalışmalarımıza devam ettik.”
Bayraklı en güzel bölge
TOKİ’nin kendilerine destek olmadığını, il genelindeki 16 bölgede çalışmaya başladıklarını kaydeden Kocaoğlu, “Bu bölgelerde kimse para vermeden dönüştürebilir miyiz diye imar çalışması yaptık. En güzel bölge Bayraklı sırtlarıydı. Ancak, AK Parti ilçe başkanının birer kat daha çıkalım sözünün ardından anlaşamadık. Dönüşüm şöyledir; konut arz talebine bağlıdır. Biz başladığımızda konut arz talebi bu kadar şiddetli değildi. Dönüşüm ada ve parsel bazında olur” diye konuştu.
"Hiç kimseyi ayırmadım"
İzmir’in ülkenin en dirençli kenti, milli hasılası bakımından da en yüksek şehri olduğunu, kaydeden Kocaoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Tabii bu söylediklerim İstanbul’dan sonra. 1980’den bu tarafa merkezi hükümet İzmir’e çivi çakmaz hale geldi. İzmir’in yaşam biçimi, Atatürk’e bağlılığın dik durması, 81 vilayetten farklı olduğunu gösterir. Şimdiki vekiller, Genel Başkan’ın ağzının içine bakıyor. Vatandaş vekilini tanımıyor. Ayrıca, Ankara ile ilgili bir karar 24 saate çıkar, İzmir’in ise, 12 ayda çıkmaz. Belediye başkanı, Hükümet tarafsız olmalı. Merkezi hükümet öyle değil. Görev yaptığım 15 yıl boyunca hiç kimseyi ayırmadım.”