Oppenheimer: Deha mı, cani mi?

16 Temmuz 1945 sabahı, Robert Oppenheimer, New Mexico'daki Jornada del Muerto çölünde, tarihteki ilk atom bombası testine tanıklık ediyordu. Sinirsel olarak yorgun olan Oppenheimer, Manhattan Projesi'nin liderliğinde geçirdiği üç yılın ardından adeta tükenmişti. Bombanın patlama anı, 21 kiloton TNT'ye eşdeğer bir güçle, 160 km uzaklıktan hissedilen şok dalgaları yaratmış ve gökyüzünde dev bir mantar bulutu oluşturmuştu. Oppenheimer'ın yüz ifadesi, bu tarihi anın ardından "muazzam bir rahatlama"ya dönüştü.

Oppenheimer, patlama sonrası Hindu kutsal kitabı Bhagavad Gita'dan bir dizenin aklına geldiğini belirtmişti: "Şimdi ben ölüm oldum, dünyaların yok edicisi." Ancak, sonraki günlerde yaşadığı gelgitler, "şu zavallı insanlar" ifadesi ve bombanın atılacağı uygun koşullara olan takıntısı, kişisel çatışmalarını ve içsel karmaşasını gözler önüne seriyordu.

Oppenheimer

Genç Oppenheimer’ın içsel çelişkileri

Oppenheimer'ın hayatı, genç yaşlardan itibaren karmaşık bir profil çiziyordu. 1904'te New York'ta doğan Oppenheimer, tekstil ticareti zengini bir ailenin çocuğuydu. Çocukluk arkadaşları, onun zekasını ve cömertliğini öne çıkarırken, Oppenheimer'ın entelektüel yalnızlığı da dikkat çekiyordu. Dokuz yaşında Yunanca ve Latince felsefe okuyan Oppenheimer, mineralojiye olan ilgisiyle öne çıkmıştı.

Türk mutfağının tarihi ve kültürel zenginliği nasıl gelişti? Türk mutfağının tarihi ve kültürel zenginliği nasıl gelişti?

Harvard Üniversitesi'nde kimya eğitimi aldıktan sonra Oppenheimer'ın psikolojik kırılganlığı belirginleşti. Laboratuvar çalışmalarındaki sıkıntıları ve psikiyatrik sorunları, onun akademik kariyerinde zorluklar yaşamasına neden oldu. Ancak edebiyat ve felsefeye olan ilgisi, ruhsal sıkıntılarına bir nevi çözüm sundu.

Einstein ve Oppenheimer

Manhattan Projesi ve etik sorunlar

1939'da, nükleer silah tehditi konusunda alarm veren Oppenheimer, Manhattan Projesi'nin lideri olarak atandı. Bu süreçte, sadece bilimsel bilgi değil, aynı zamanda etik sorumluluklar da ön plandaydı. Oppenheimer, "ellerimde kan olduğunu hissediyorum" diyerek, bombanın sonuçları konusunda yaşadığı suçluluğu dile getirdi. Ancak, savaş sonrası dönemde hidrojen bombası da dahil olmak üzere daha fazla silah geliştirilmesine karşı çıktı.

1954'teki güvenlik soruşturması, Oppenheimer'ın hayatının dönüm noktalarından biri oldu. Atom Enerjisi Komisyonu tarafından sorgulandı ve güvenlik izni elinden alındı. 1963'te, ABD hükümeti tarafından Enrico Fermi Ödülü ile onurlandırıldı, ancak ölümünden sonra 2022'de sadakati yeniden teyit edildi.

1945'te test edilen bomba

Tarihin karmaşık figürü

Oppenheimer, hayatı boyunca atom bombasının teknik başarısından gurur duydu, ancak etkilerinden dolayı suçluluk hissetti. Bilim ve felsefenin iç içe geçtiği bir hayat sürdü, Princeton'daki Institute for Advanced Study'de çalışarak bilimsel ve beşeri bilimler arasındaki köprüleri güçlendirmeye çalıştı.

Sonuç olarak, Robert Oppenheimer, bilimsel dehası ve etik karmaşaları ile tarihin en tartışmalı figürlerinden biri olarak kalmaya devam ediyor. Hem bir dahi hem de tartışmalı bir karakter olarak, bilim dünyasında ve toplumda kalıcı bir etki bıraktı.

Oppenheimer

Editör: Mehrican Candemir