KÜLTÜR - SANAT

Atatürk'ün sonbaharı: Bir devlet adamının sessiz vedası

Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün ardından cenazesi önce Etnografya Müzesi'ne, ardından Anıtkabir'e taşındı. Atatürk’ün mirası, Türkiye için hep güçlü bir rehber olmaya devam ediyor.

Abone Ol

Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlığı, 1937 yılından itibaren bozulmaya başlamıştı. 10 Kasım 1938’de hayatını kaybeden Atatürk’ün son günleri, hem Türkiye’nin hem de dünyanın ilgisini çekmişti. Atatürk, 1938 başlarında iştahsızlık ve halsizlik gibi şikayetler yaşamaya başlamıştı. Vücudundaki kaşıntılar ve burun kanamaları arttı. Bu semptomlar, başlangıçta Çankaya Köşkü’nde karıncalardan kaynaklandığı öne sürülerek köşk ilaçlandı. Ancak hastalık ilerleyince, Atatürk’e siroz teşhisi konuldu.

Hastalığı ve tedavi süreci

1938 yılının Ocak ayında, Atatürk’ün sağlık durumu ciddi şekilde bozulmuştu. Yalova Termal Otel’de tedavi görmeye başladığında, Dr. Nihat Reşat Belger, Atatürk’e siroz teşhisi koydu ve özel bir perhiz önerdi. Ancak Atatürk, tedaviyi yarıda keserek 1 Şubat 1938’de Bursa’ya gitmeye karar verdi. Sağlık durumu giderek kötüleşen Atatürk için hükümet, Avrupa’dan doktor getirilmesi önerisini gündeme getirdi. Başbakan Celâl Bayar’ın önerisiyle, Fransız doktor Prof. Dr. Noel Fiessinger Ankara’ya çağrıldı. Fiessinger, Atatürk’ü muayene ettikten sonra, diğer doktorların tavsiyeleriyle örtüşen bir tedavi süreci önerdi.

Son kamu görünümü ve Hatay gezisi

Atatürk’ün sağlık durumu giderek kötüleşirken, son kez halkın karşısına çıkma kararı aldı. 19 Mayıs 1938’de, Samsun’a çıkışının 19. yıldönümünde Ankara Stadyumu’nda yapılan kutlamalarda, Atatürk Ankaralıların karşısına çıktı. Bu, onun Ankaralılarla yaptığı son kamu görünümüdür. Ancak Atatürk’ün hastalığı, 1938 yılı boyunca daha da ilerledi. 24 Mayıs 1938’de Hatay Sorunu nedeniyle Adana’ya geçti, ancak bu seyahat sağlık durumunu daha da kötüleştirdi. Atatürk, 26 Mayıs’ta Ankara’ya döndü ve 1 Haziran 1938’de İstanbul’a geçti.

Son dönem ve vasiyeti

5 Eylül 1938’de Atatürk, tüm malvarlığını Cumhuriyet Halk Partisi'ne bırakacağına dair vasiyetini yazdı. Kız kardeşine ve yakınlarına para yardımı yapılmasını, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na bağışlar yapılmasını da içeren vasiyet, Atatürk’ün son dileklerini içeriyordu. 6 Eylül 1938’de Fransız doktor Fiessinger tekrar İstanbul’a geldi ve Atatürk’ün durumunun kötüleştiğini gördü. Karnında biriken suyun alınması gerekiyordu; ancak bu işlem de Atatürk’ün sağlığını toparlamaya yetmedi.

Komaya girmesi ve son saatleri

Atatürk’ün hastalığı Ekim ayında daha da kötüleşti. Karnındaki suyun alınması için tekrar bir işlem yapıldı. Ancak, Atatürk 16 Ekim 1938’de ağır bir komaya girdi. 17 Ekim’den itibaren, hükümet halkı Atatürk’ün sağlık durumu hakkında bilgilendirmeye başladı. 21 Ekim’de Atatürk, komadan çıkmayı başardı fakat sağlık durumu giderek kötüleşti. 29 Ekim 1938’de Cumhuriyet’in 15. yılı kutlamalarına katılamadı. 1 Kasım’da ise TBMM açılış konuşması Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü

Atatürk, 9 Kasım 1938’de tekrar ağır bir komaya girdi. 10 Kasım 1938 sabahı saat 9:05’te, İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayatını kaybetti. Ölümü, tüm Türkiye’de büyük bir üzüntüyle karşılandı. Atatürk’ün cenazesi, 19 Kasım 1938’de İstanbul’da törenle kaldırıldı ve 21 Kasım’da Anıtkabir’e taşındı. Atatürk’ün ölümünün ardından, tüm dünyada siyasi ve toplumsal mirası tartışılmaya başlandı ve Türkiye için derin izler bırakan bu kayıp, ulusal bir dönüm noktası olarak tarihe geçti.