Gündelik yaşamın getirdiği sorunlarla birlikte insanlardaki stres seviyesinin de arttığını belirten Özel Gözde Kuşadası Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Muammer Söylemezoğlu, buna bağlı olarak sinir ucu iltihabı olan zona hastalığı vakalarında yükselme görüldüğünü söyledi.
"Hastalığın altında %90 stres yatar"
Zona hastalığının tedavisinde bağışıklık sisteminin güçlü olmasının önemini vurgulayan Söylemezoğlu, “Zona hastalığı, vücutta kırmızılık, ödem ve içi su dolu kabarcıkla kendini belli eder. Sinire yerleştiği için son derece ağrılı bir hastalıktır. Bu hastalığın tedavisinde öncelikle virüsü yok etmek daha sonra vücutta oluşan tahribatı tedavi etmek zorundayız. Kimi durumlarda nörolog da bu sürece dahil oluyor. Tıpkı kabakulak ve su çiçeği gibi zona hastalığı da bir kere geçirilir. Hastanın vücut sağlığına göre tedavi uzman hekim tarafından belirlenmektedir. Tedavide antiviral ilaçlar ve B vitamini desteği uygulanmaktadır. Ayrıca antienflamatuvar, ödem kesici ve ağrı kesici ilaçlar, antiviral bir krem ve kafa zonaları daha şiddetli etkilere neden olduğu için depo kortizon iğne tedavisi uygulanmaktadır. Zona hastalığının altında % 90 sıkıntı, stres yatar. Bu nedenle vakalar artış gösterdi. 50 yaşın üstündeki her insanın multi mineraller alması B, D ve C vitamini alarak bağışlık sistemini ve vücut direncini kuvvetlendirmesi gerekir” diye konuştu.
Hastalığa su çiçeği virüsü neden oluyor
Zona hastalığına su çiçeği virüsünün neden olduğunu belirten Söylemezoğlu, daha önce su çiçeği geçirmiş kişilerde vücut direnci azaldığında ortaya çıktığını ifade ederek “Zona hastalığı daha önce su çiçeği hastalığını geçiren insanlarda vücut direnci azaldığı zaman ikincil olarak meydana geliyor. Bu hastalık sinir uçlarına yerleşiyor. Sinire zarar veriyor. Bu hastalık vücudun yalnızca bir yarısını etkiliyor. %70 - 80 oranında vücuda yerleşiyor. Kafaya yerleşmesi daha tehlikelidir. Yüz felci, geçici körlük, kulakta geçici sağırlık, 6 ay ila 1 yıl devam eden baş ağrılarına
neden olabilir. Kafa zonalarında tedaviyi daha önemsemek gerekmektedir. Vücut tutulumları ise daha az etki eder. Vücut direncinin azalmasıyla ortaya çıktığı için öncelikle hastanın psikolojik durumunun incelenmesi gerekir. Bir vitamin, mineral veya element eksikliği varsa yerine getirilmesi önemlidir. Hastanın iyi beslenip vücut savunma sistemlerini güçlendirmesi gerekli. Tedavi süresinde uykusuzluk, yorgunluk yaşamaması ve farklı bir hastalık geçirmemesi önem taşıyor. Vücut direnci kuvvetli, genç bir kişi 2 haftada iyileşebilirken, direnci düşük, yaşlı bir insanın 1 yıl boyunca iyileşme süresi devam edebilir” dedi.
Muammer Söylemezoğlu kimdir?
Muammer Söylemezoğlu 16.12.1955 yılında doğmuştur. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1979 yılında mezun olmuştur. Uzmanlığını da Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 1979-1983 yılları arasında yapmıştır. 1984 yılından 2021 yılına kadar Aydın Atatürk Devlet Hastanesi'nde görev yapmıştır. 2021 yılından beridir Gözde Kuşadası Hastanesi'nde Dermatoloji Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir.