ABD’nin finans piyasalarındaki liderliği, dünya genelinde para akışını kendi tarafına çekiyor. Ruchir Sharma, Financial Times’ta yayımlanan yazısında, ABD ekonomisinin “abartılı bir istisna” olarak görüldüğünü belirterek bu durumun ciddi bir piyasa balonu oluşturduğunu ifade etti. 1980’lerde küresel hisse senedi endekslerinin %30’unu oluşturan ABD şirketlerinin payı bugün %70’e ulaşırken, ABD ekonomisinin küresel GSYH içindeki payı yalnızca %27.
Yatırımlar diğer ülkelerden çekiliyor
2024’te ABD borç piyasalarına 1 trilyon dolarlık yabancı sermaye girişi olurken, bu durum Euro Bölgesi ve diğer gelişmiş ekonomilerde yatırımların azalmasına yol açtı. ABD’nin özel sermaye ve kredi piyasalarındaki %70’lik hakimiyeti, diğer ülkelerde faiz oranlarını yükseltti ve para birimlerinin değer kaybetmesine neden oldu.
“Balon Patlayabilir” uyarısı
Sharma ve diğer uzmanlar, ABD borsalarındaki aşırı değerlemelerin piyasa balonuna işaret ettiğini belirtiyor. Teknoloji ve yapay zeka yatırımları dikkat çekse de, piyasanın genel durumunun sürdürülemez olduğu vurgulanıyor. Allianz Baş Ekonomik Danışmanı Mohamed El-Erian ve hedge fon yöneticisi Mark Spitznagel gibi isimler de piyasalarda büyük bir çöküşün kapıda olduğu uyarısında bulunuyor.
Sürdürülemez yükseliş
ABD borsalarının 2023 ve 2024’teki kazançları, Bank of America gibi kurumların iyimser tahminleriyle destekleniyor. Ancak uzmanlar, bu yükselişin piyasa kırılganlığını artırabileceği konusunda hemfikir. Spitznagel, "insanlık tarihindeki en büyük kredi balonunun" yakında patlayacağını savunuyor.
