Haber Ekspres Gazetesi’nden Turgay Kılıç’ın haberine göre, Anahtar Parti Teşkilat Başkanı Ayhan Erel, Yerel Yönetimler Başkanı Adnan Süphanoğlu ve Tarım Politikaları Başkanı Hasan Hüseyin Demiröz’ü, İzmir il ziyaretleri için kentin il yönetimiyle bir araya geldi. İl Başkanlığı binasında gazetecilerle buluşan genel başkan yardımcılarının yanı sıra bu ziyarete İl Başkanı Kadir Uçar, Manisa il Başkanı Şakir Candinç, Tanıtım ve Medya Başkanı Kemal Kırıkkanat ve il yönetimi katıldı. Ülkenin gündeminin yanı sıra yerel gündem de ağırlıklı olarak konuşuldu. Anahtar Parti, iktidara talip olduklarını da dile getirerek çözüm yollarıyla hareket ettiklerinin de altını çizdiler.
‘İlk üç ayda ilk 7. sıraya geldik’
Teşkilat Başkanı Ayhan Erel, iktidara talip olduklarını belirterek “İktidara doğru yürüyen bir partinin il binası nitelik ve niceliklerine sahiptir. İzmir’in nabzın telinde tutun ve kalp atışlarını sayan halkla bizleri buluşturan basın mensuplarına da teşekkür ederiz. Partiyi kurduğumuz 161. Parti olarak türk siyaset sahnesine girdik. Şu anda ise Türkiye’nin 8. Parti konumuna geldik. Gelinen noktada ise anlaşıylan o ki türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin böylesi bir partiye ihtiyacı olduğu ve 165 partiden yaklaşık ilk 3 ayda 8. sıraya oturup 7. sıraya gelmesi bir ihtiyaç olduğunu oryaya koyuyor. A parti, siyasi yelpazeyi kabul etmiyoruz. A Parti’nin merkez millet ve kadrosu ise 85 milyondur. Bizler, bu 85 milyonun oy vermemesi halinde yine de 85 milyonun partisi olma azmi ve çabası içerisindeyiz. Particilik ile bu işler olsaydı, 22 yıldır tek başına siyasi iradeyi elinde bulunduran AK Parti, başarılı olurdu. Sadece particilikle ileriye gitmesi, milletin mutlu olması mümkün değil. Bizler, partimizi milletin gönlüne ve bağrına oturduk. Kısa sürede de yaklaşık 3 ay içersinde 71 ilde teşkilatlanmasını sağlayarak 23 Ocak’ta seçim kanunun aradığı iller bazındaki kriterleri de yerine getirmiş oldu. Bayramdan sonra büyük kongre ile anahtar parti de seçimlere katılma hakkını yasal olarak elinde tutacak” dedi.
‘Üç kırmızı çizgimiz var’
Başkan Erel, “Türkiye’de zaman zaman muhalefeti de eleştirdeleştirdiğimizde, ‘muhalefete-muhalefet olur mu?’ siemleriyle karşılık geliyoruz. Maalesef oluyor. Bu kadar yolsuzluk, yoksulluğa ve demokratik karşıtı hamlelere karşı bir şey değişmiyorsa bu konuda muhalefetin de sorumluluğu var demektir. Ülkemizde hem muhalefet hem de iktidar boşluğu var. Siyasetten ve kişilerden bağımsız olarak söylüyorum bunları. Zihinsel ve fizikse yorgunluğunuz var, bırakına artık. Bırakacaklar da. Türkiye’nin onun yerine koyabilecek ve siyasi bir parti bulamadığından hala aynı kişiye, aynı epriye oy vermesinden orandan ortaya çıkıyor. ‘Türk toplumunun benim liderim’ diyebileceğimiz bir tutum ve davranışla geliyor. Bizler bunu sahada görüyoruz, sizler de göreceksiniz. İktidara ise eksiklerini ortaya koymak ve uyarmak lazım. Bizim ise üç kırmızı çizgimiz var. Kimsenin dini inanışı, manevi değerlerine saygı duymalı. İkincisi ise Tüke bayrağımızın yerine başkasının sevdiği bir bez parçası olmamalı. Bazıları içeriden emperyalist güçlerinin dışarıdan yıkmaya çalıştığı Mustafa Kemal Atatürk ile de bir derdi olmamalı. Ülkeyi bilenlerle yöneteceğiz. Hiç ekonomi kitabı okumayanın kendini ‘ekonomist’ ilan etmesi, adaleti bilmeyenin adalet bakan olması ve eğitimden anlamayanın ise eğitimden sorumlu olması” şeklinde konuştu.
‘Çiftçiyi kurban ettiler’
Tarım politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Demiröz “23 yıllık iktidarın kalmasının suçlusu tek başına bu iktidar olmamalı. Doğru politika üretmeyen muhalefet bir araya gelme işini gösteren bir görüntü veriyor. Parti politikalarıdan okuduğumuzda onları yüzde 50’si yapılsa ülke çok iyi yere gelecektir. Her şey yazılmış ama hiçbirinde hangi mekanikle yapılacak ve ekosisteme nasıl işleyeceğinin yolu da yok. Tarımla ilgili ise çiftçimiz 20 yıllık sorunlarının toplamını sadece 2024 yılında yaşamış. Domates çiftçisi tamamen zarar etti.Üzüm çiftçisi miktarda azıcık kâr ettiğini söylese de, şirketler nezdinde çok zarar etmiştir. Bu çiftçi evlerinde dertleriyle baş başadır. Çitçi ebinde puanda banka kredilerini nasıl ödeyeceğini, sonraki süreçte tarlasını nasıl çözeceğini düşünürü. Çiftçi, sanayici, marketi rahat bıraktığınız sırasıyla da devlet de iyi hale gelir. Tarım bakanlığı ölü taklidi yaptı ve 4 liralık maliyetli domatesi 2 liraya satması istendi. Bu konu ise Türkiye toplamında 180 bin çiftçiden bahsedelim, bu süreç de çiftiyi kurban ettiler. Ülkemizde bir ekonomik sıkıntı var, tarımda olduğu gibi girdi maliyetinden kaynaklı bir enflasyonu ise talebi kesmekle çözüm yolu arıyor. bu dengesizlikle ise 180 binden fazla çiftçi zarar etti. Odaklanmamız gereken yer üretimi arttırmak, üreticiyi mutlu etmektir. Bu ise en kapsamlı üretici ise çiftçidir, sanayici değil. Yeterli suyumuz var. Fırat ve Dicle’den bin 837 metreküp suyun akıyor. Bizim yüzey sularımızdan 4 tane Türkiye’yi sulayacak kadar suyumuz var. Sürekli de ithalat ülkesi oluyoruz. İthalatı oranımız 17 kat artmış. Devlete küsmeyeceğiz, siyasete ve siyasetçiye küsülür” şeklinde konuştu.
‘Ülkenin yönetimine talibiz’
Kadir Uçar, “İzmir İl Başkanlığı olarak şu anda yaptığımız en büyük organizasyonu da bugün itibarıyla başlatıyoruz. Umarız ki bundan sonra bugün ve yarın da devam edecek. Bugün burada partimizi, ülkemizi ve güncel sorunlarıyla çözüm yöntemlerini konuşacağız. Bizler, sadece sorunları konuşan ve muhalefetlik yapan, popüler siyasetle konu olmadığını söylemiş olacağız. Çözüm yöntemlerini de ortaya koyan bir siyasi anlayıştan geldiğimizi bilmeniz isteriz. 21 başkanlığımız var her birinde ise politikalar yapılıyor. Politikada çözüm üreten bir anlayışa sahibiz. Bu güne kadar tüketilen her şeyin üretimi için uğraşan bir ciddi kadromuz var. Ülkenin yönetimine de talibiz” ifadelerine yer verdi.
‘Demokrasi bayrağını dalgalandıracağız’
Prof. Dr. Recep Gök ise şunları söyledi: “Ben içinizden biriyim. 50 yıla kayın İzmir’deyim. Bu kentte geçmişte siyaset de yaptım, kenti ise sokak sokak bilirim. Sahada dert dinleyeceğiz. Siyaset esasen dert dinleyip ağlama değil, sorunları dinleyip çözebilen bir kapasiteyle hareket edebilecek öncü olabilmektir. İzmir’in sesizliğine bakmayın, kenti gençleştirecek, yeniden yağa kaldıracak ve kentin demokrasinin bayrağını dalgalandıracak bir parti gelip bu çanları çalacaktır. ben alanla ilgil ive akademik egemenliğim ve piyasadaki gözlemlerimle bu tür ekonomik sorunları da çözmek için ise yola koyulduk. Divan mekanizmasının içerisinde daime belirli zaman aralıklarında ise çalıştayları da aktif tutarak sorunları da gün gün takip edip politika üretme zorunluluğumuz var.”
Manisa İl Başkanı Şakir Candinç, ise Manisa ve İzmir’in iki kardeş olduğuna dikkati çekerek çalışmalarında iki kentle birlikte hareket edilmesinin gerektiğinin altını çizdi.