GÜNCEL

9 yıldır zam görmeyen tek yardım

Türkiye'de artan fiyatlar ve yüksek enflasyon karşısında doğum yardımı ödemesi 9 yıldır artış görmedi. Bugün verilen yardım miktarı, bir haftalık bebek sütüne dahi yetmiyor.

Abone Ol

Türkiye'de son yıllarda birçok mal ve hizmetin fiyatı hızla artarken, hükümetin doğum yardımı ödemelerinde 9 yıldır bir kuruş dahi artış yapmaması büyük tepki çekiyor. 2015 yılından bu yana değişmeyen doğum yardımı ödemesi, bugün yaşanan ekonomik koşullar karşısında yetersiz kalıyor.

2015'ten Bu Yana Değişmeyen Ödemeler

Hükümetin 15 Mayıs 2015 tarihinde başlattığı doğum yardımı ödemeleri, 9 yıldır sabit kaldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından verilen bu ödemeler, birinci çocuk için 300 TL, ikinci çocuk için 400 TL ve üçüncü çocuk için 600 TL olarak devam ediyor. Ancak aradan geçen süre zarfında enflasyon ve döviz kurlarındaki artış, bu miktarları adeta eritti.

Enflasyon ve Değer Kaybı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) resmi TÜİK verilerine dayanan enflasyon hesaplayıcısına göre, Mayıs 2015'te 300 TL'nin bugünkü değeri 2 bin 624 TL'ye denk geliyor. Ayrıca, 2015'te 116 dolara denk gelen birinci çocuk için verilen doğum parası, bugün sadece 9 dolara karşılık geliyor. Altın fiyatları açısından değerlendirildiğinde ise, 2015 yılında 300 TL ile 3 gram altın alınabilirken, bugün aynı miktarda altın almak için 7 bin 150 TL gerekiyor.

Günlük İhtiyaçlar Karşısında Yetersiz Kalan Yardım

Bugün, 300 TL'lik doğum yardımı ödemesi ile yaklaşık bir hafta için yeterli olan 350 gramlık bebek sütü bile alınamıyor. Piyasada yaygın olarak satılan bir markanın 350 gramlık bebek sütü yaklaşık 340 TL fiyatla satılıyor. Ayrıca, yeni doğanlar için 120'lik pakette bebek bezlerinin fiyatları 300 TL'den başlayıp 800 TL'ye kadar çıkabiliyor.

Doğurganlık Hızındaki Düşüş

TÜİK verilerine göre, 2023 yılında Türkiye'de doğurganlık hızı 1,51 çocuk seviyesine düşerek tarihi dip seviyesine indi. 2001 yılında bu rakam 2,38 çocuktu. Kaba doğum hızı, 2001 yılında binde 20,3 iken 2023 yılında binde 11,2 oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu tabloyu "felaket" olarak nitelendirerek, nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altında kalmasını Türkiye açısından varoluşsal bir tehdit olarak değerlendirdi.