Yapay zeka, günümüzde hayatımızın pek çok alanında karşımıza çıkan, düşünen, öğrenen ve problem çözen makinelerin genel adıdır. Ancak, bu teknolojinin kökleri aslında çok eskilere dayanmaktadır. İşte, yapay zekanın doğuşundan günümüze uzanan serüveni.
Felsefi Temeller ve İlk Adımlar:
Yapay zeka fikri, Antik Yunan'a kadar uzanan felsefi tartışmalarla başlar. Düşünen makinelerin mümkün olup olmadığı sorusu, yüzyıllar boyunca filozoflar ve bilim insanları tarafından tartışılmıştır. 19. yüzyılda matematikçi George Boole'un mantık üzerine çalışmaları, yapay zekanın matematiksel temellerini atmıştır.
Turing ve Bilgisayarın Doğuşu:
20.yüzyılın ortalarında, Alan Turing'in çalışmaları yapay zeka alanında dönüm noktası olmuştur. Turing, bir makinenin insan gibi düşünebilme yeteneğini ölçmek için "Turing Testi"ni önermiştir. Bu test, bir makinenin insanla sohbet ederken ayırt edilememesini temel alır.
Yapay Zeka Araştırmalarının Başlangıcı:
1950'lerde, John McCarthy "yapay zeka" terimini ilk kez kullanmış ve bu alandaki araştırmaların öncüsü olmuştur. İlk yapay zeka programları, basit problemleri çözebilen ve oyun oynayabilen sistemlerdi.
Yapay Sinir Ağları ve Derin Öğrenme:
1980'lerde, yapay sinir ağları ve derin öğrenme alanındaki gelişmeler, yapay zeka araştırmalarında yeni bir sayfa açmıştır. Bu yöntemler, makinelerin büyük veri setleri üzerinde öğrenerek karmaşık problemleri çözmelerine olanak sağlamıştır.
Günümüz Yapay Zekası
Günümüzde yapay zeka, sağlık, eğitim, finans, ulaşım ve daha birçok alanda kullanılmaktadır. Sürücüsüz araçlar, hastalıkları teşhis eden yapay zeka sistemleri, dil çevirileri yapan uygulamalar ve kişiselleştirilmiş öneriler sunan platformlar, yapay zekanın hayatımızdaki yerini giderek sağlamlaştırmaktadır.
