Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), Türkiye'de 1973 yılında 1961 Anayasası’na eklenen bir maddeyle hukuk sistemine dahil edilmiştir. Özellikle cumhuriyeti ve devletin iç ya da dış güvenliğini ilgilendiren davalarda yetkilendirilmiş özel yetkili mahkemeler olarak görev yapmıştır. 1982 Anayasası’nda da yer alan bu mahkemeler, siyasi suçlar, terörizm ve devlet güvenliğine karşı işlenen suçlarla mücadele amacıyla kurulmuştu. Özellikle PKK terör örgütüyle mücadelede kritik bir rol üstlenmişlerdir.
DGM'lerin yapısı ve çalışma şekli
DGM'ler, sivil ve askeri yargıçlar ile savcılardan oluşuyordu. Mahkemeler hızlı yargılama süreçleri ve ağır cezalarla biliniyordu. Genellikle yüksek profilli davalara bakmaları, toplumda hem takdir hem de eleştirilerin odağı olmalarına neden olmuştur. DGM'lerin yargılama sürecindeki tarafsızlığı ise sıklıkla tartışılmıştır.
Kaldırılma süreci ve nedenleri
DGM'lerin kaldırılma süreci, 2004 yılında Anayasa değişikliğiyle başlamıştır. Bu mahkemeler, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerde ve Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde büyük bir eleştiri konusu olmuştur. DGM'lerin bağımsızlık ve tarafsızlık sorunları nedeniyle AB, Türkiye üzerinde bu mahkemelerin kaldırılması yönünde baskı kurmuştur.
21 Mayıs 2004: DGM'lerin resmi olarak kaldırılması
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 21 Mayıs 2004 tarihinde Anayasa değişikliğini onaylayarak, DGM’lerin resmen kaldırılmasını sağlamıştır. Bu değişiklik, Türkiye'nin demokratikleşme ve hukuk sistemini Avrupa normlarına uygun hale getirme çabalarının bir parçası olarak kabul edilmiştir. Devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar ve terör davaları artık ağır ceza mahkemeleri tarafından görülmeye başlanmıştır.
Sonuçlar ve Türkiye'nin demokratikleşme süreci
DGM’lerin kaldırılması, Türkiye’nin hukuk sisteminde önemli bir reform olarak kabul edilmiştir. Avrupa Birliği, Türkiye’nin hukuk sistemindeki bu değişikliği olumlu karşılamış ve ülkenin demokratikleşme sürecine katkı sağladığını belirtmiştir. Ancak Türkiye'nin hukuk sisteminde daha geniş kapsamlı reformlara ihtiyaç duyulduğu açıktır.
Gelecekteki reformlar ve demokratikleşme adımları
DGM’lerin kaldırılmasının ardından, Türkiye'nin hukuk sisteminde ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve insan hakları gibi alanlarda reform talepleri daha da artmıştır. Demokratikleşme süreci sadece bu mahkemelerin kaldırılmasıyla sınırlı kalmamış, daha köklü reformlar hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
21 Mayıs 2004’te kaldırılan DGM'ler, Türkiye'nin hukuk sisteminde hem işlevsel hem de tartışmalı bir miras bırakmıştır.