Türkiye'nin 6 Şubat 2023'te yaşadığı büyük depremlerin ardından, ülke genelinde çeşitli fay hatları üzerinde kapsamlı araştırmalar yürütülüyor. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve ekibi, özellikle dikkat çeken fay hatlarının gelecekteki deprem risklerini değerlendirmek üzere önemli çalışmalar yapıyor. Şu anda üzerinde durulan fay hatları, 6.7 büyüklüğünde depremlerle sonuçlanabilecek potansiyele sahip.
Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve ekibi, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde, özellikle Şirvan Fayı, Cizre Fayı, Antakya Fayı, Ölü Deniz Fayı, Malatya Fayı ve Orta Anadolu Fayı-Deliler segmenti gibi kritik fay hatları üzerinde derinlemesine çalışmalar yürütüyor. Araştırmaların hedefi, bu fayların geçmişte kaç kez deprem ürettiğini, ne sıklıkla depremler meydana getirdiğini ve gelecekte hangi zaman dilimlerinde kırılma potansiyeline sahip olduğunu belirlemek.
Projede, yaklaşık 100 bilim insanı ve 90'a yakın lisansüstü öğrenci görev alıyor. Prof. Dr. Hasan Sözbilir, "Bu proje, büyük ölçekli bir araştırma olup, 6 Şubat depreminin ardından fayların yüzey kırıklarının analiz edilmesini ve 2 yıl içinde tamamlanmasını hedefliyor" şeklinde bilgi verdi. 2025 yılında proje tamamlandığında, Türkiye'nin Deprem Tehlike Haritası da güncellenmiş olacak.
Deprem tehlike haritası güncellenebilir
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, projeyle birlikte, "Türkiye'nin Deprem Tehlike Haritası"nın yeniden düzenleneceğini ve bu haritanın, ülkenin deprem risklerini daha doğru bir şekilde yansıtacağını belirtti. Bu çalışmalar, hem mevcut risklerin değerlendirilmesine hem de gelecekteki olası afetlerin önceden tahmin edilmesine olanak tanıyacak.
Faylar izlemeye alındı
Projede yer alan bilim insanları, bu fay hatlarının dinamiklerini, geçmişteki hareketliliklerini ve gelecekteki potansiyel kırılma zamanlarını belirlemek amacıyla saha çalışmaları ve laboratuvar analizleri gerçekleştiriyor. Araştırmalar, bölgelerdeki deprem risklerini minimize etmek ve halkın bilinçlendirilmesi için önemli veriler sunacak.
Sözbilir, “Projede, Türkiye'deki tüm önemli fayların detaylı analizini yaparak, bu fayların geçmişteki hareketlilikleri, sıklıkları ve gelecekteki potansiyel kırılma zamanlarını belirleyeceğiz. Bu, ülkemizin deprem risklerini daha iyi anlamamıza ve hazırlıklarımızı güçlendirmemize yardımcı olacak” dedi.
