2 Eylül 1925'te Türkiye Cumhuriyeti, tekke ve zaviyelerin kapatılması kararıyla, Osmanlı İmparatorluğu'nun dini ve sosyal yapılarından köklü bir kopuşu temsil eden büyük bir reform gerçekleştirdi. Bu karar, Cumhuriyetin çağdaşlaşma ve laikleşme yolundaki adımlarından biri olarak, toplumsal yaşamı yeniden şekillendirme amacı güdüyordu.

Tekke ve Zaviyeler Neden Kapatıldı? | İslam ve İhsan

Tekke ve zaviyelerin tarihsel rolü

İslam dünyasında, dinin ibadetlere ilişkin kurallarının farklı yorumları, "tarikat" adı verilen çeşitli dini yapılar oluşturdu. Tarikatların üyeleri, "tekke" adı verilen özel, kapalı mekânlarda bir araya gelerek ibadet ederlerdi. Bu tekkelerin daha küçük yapıları ise "zaviye" olarak adlandırılırdı. Başlangıçta, değişimden yana olan, açık düşüncenin filizlendiği yerler olarak görülen tekkeler, zamanla dini eğitim ve sanatların da icra edildiği, bir tür "hizmet içi eğitim" kurumları haline gelmişti. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde tekkeler, Anadolu ve Rumeli'nin İslamlaşması ve Türkleşmesinde büyük rol oynamıştı.

Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama döneminden itibaren, tarikatlar asıl işlevlerini kaybetmeye başladı. Tekkeler, siyasi baskı unsuru haline gelirken, müritler üzerinden halkı kontrol etme amacıyla kullanıldı. Bu yapılar, dini kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmaktan ziyade, devlete karşı bir tür sivil toplum yapısı haline geldiler. Tekkeler ve zaviyeler, zamanla devlet otoritesine karşı çıkan ve sosyal düzeni tehdit eden birer odak noktası haline geldiler.

Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu / Cumhuriyet Devrimleri

Cumhuriyet döneminde tekke ve zaviyelerin kapatılması

Cumhuriyet'in ilanı ve ardından gelen reformlar, Türkiye'nin modernleşme yolundaki en önemli adımlarından biri olarak görülür. 3 Mart 1924'te Şeriye ve Evkaf Vekâleti'nin kaldırılması ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurulması, devletin laikleşme sürecinde önemli bir dönemeçti. Ancak Şeyh Sait İsyanı'nın patlak vermesiyle, tekkelerin kapatılması gerekliliği bir kez daha gündeme geldi. İsyan sırasında, bazı tekkelerin ayaklanma merkezi olarak kullanıldığı tespit edilince, Doğu İstiklal Mahkemesi, bu yapıların kapatılmasına karar verdi.

2 Eylül 1925'te, Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanan kararname ile tekke ve zaviyeler kapatıldı. Aynı kararname ile, bu yapıların etrafında şekillenen "şeyh, derviş, mürit" gibi unvanlar da yasaklandı. Bu kararname, daha sonra 30 Kasım 1925'te Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen "Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlıklarla Birtakım Unvanların Yasaklanmasına ve Kaldırılmasına İlişkin Yasa" ile yasal bir çerçeveye oturtuldu.

Yasanın getirdiği değişiklikler ve uygulama süreci

667 sayılı bu yasa, üç madde olarak düzenlendi. Yasa ile, vakıf ya da mülk olarak bir şeyhin kullanımında olan tüm tekke ve zaviyeler kapatıldı. Ayrıca tarikatlar ve bu tarikatlara bağlı unvanlar yasaklandı. Yasa, aynı zamanda türbeleri de kapsıyordu; türbeler, kazanç elde etmeye yönelik dini mekânlar olarak görülüyor ve kapatılıyordu. Bu yasaklara uymayanlara ise hapis ve para cezası öngörülüyordu.

Venom: Son Dans fragmanı yayınlandı | Knull sahneye çıkıyor Venom: Son Dans fragmanı yayınlandı | Knull sahneye çıkıyor

Bu yasal düzenleme, Türkiye'nin çağdaşlaşma hedefi doğrultusunda önemli bir adım olarak görüldü ve uzun yıllar boyunca titizlikle uygulandı. Yasanın türbelere ilişkin hükmünde, çok partili hayata geçildikten sonra 1950 yılında yapılan değişiklik ile bazı türbeler yeniden açıldı. Özellikle Osmanlı padişahlarının türbeleri ile Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş gibi Türk büyüklerinin türbeleri ziyarete açıldı.

Devrim yasalarının korunması ve bugüne yansıması

"Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlıklarla Birtakım Unvanların Yasaklanmasına ve Kaldırılmasına İlişkin Yasa", 1961 ve 1982 Anayasalarında, korunması gereken "devrim yasaları" arasında yer aldı. Bu yasalar, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve modern bir devlet olarak varlığını sürdürmesi açısından temel dayanaklardan biri olarak kabul edildi.

Bugün, bu yasanın kabul edilmesi, Türkiye'nin toplumsal ve dini yapısında köklü bir dönüşümün simgesi olarak değerlendirilmektedir. Tekke ve zaviyelerin kapatılması, sadece dini bir reform değil, aynı zamanda modern, laik ve demokratik bir toplum inşa etme sürecinde atılan en önemli adımlardan biri olarak tarihteki yerini almıştır.

Muhabir: Mehrican Candemir